İlişkilerde Mesafeniz Kaç Santimetre?

Serengeti düzlüklerinde az sayıda üyeden oluşan sürüler halinde yaşayan aslanların belirli bölgelere idrar bıraktıklarını ve bu idrar bırakma işleminin o sürüye ait alanı belirleyen sınırlarolduğunu belgesel müdavimi olmayanlar dahil bilmeyenimiz yoktur herhalde. Aslanlar kendilerine ait sınırları bu şekilde belirleyerek, diğer aslan sürülerini bu sınırlar içerisine girmemeleri konusunda uyarıyor, kendi yaşam alanlarını garanti altına almayı amaçlıyorlar. Bu sayede kimse kimsenin av sahasına, yaşam alanına girmemesi gerektiğini ve girerse bir bedel ödemek zorunda kalacağını biliyordu.

İnsanın sağlıklı bir benlik geliştirip, bunu devam ettirmesinin ancak “sınırlar” sayesinde gerçekleştirilebileceğini savunan Salvador Minuchin şüphesiz Serengeti düzlüklerindeki gibi fiziksel bir alandan ve fiziksel bir sınırdan bahsetmiyordu. Başka bir yazımızda daha detaylı olarak ele alacağımız Minuchin’in sınır kavramı, bireyin içine doğduğu sosyal çevreden ayrışmasına ve kendi özerk bölgesini oluşturmasına zihinsel düzlemde işaret ediyordu.

Fakat Edward Hall’un 1960’lı yıllarda ortaya attığı Proksemik Teorisi tam da Serengeti düzlüklerinde yaşayan aslanların sınır ve alan kavramlarına yönelik bilgiler içeriyordu. Fakat Hall’un araştırma konusu aslanlar değil, insanlardı. Edward Hall (1914-2009), proksemik adını verdiği teorisiyle insan denen varlığın etrafında yaşayan “ötekiler” ile mahrem, kişisel, sosyal ve kamusal alan olarak tanımladığı 4 farklı alanda temas halinde olduğunu ileri sürüyordu.

Hall tarafından belirlenen bu mesafelerin mutlak olmadığını, özellikle kültürel etkilere açık bir yanının olduğunu gözden kaçırmaksızın, bu 4 farklı alanın neler olduğuna ve pratik hayattaki karşılıklarına bir göz atalım.

Mahrem Alan, 15-45 santimetre arası bir mesafeye karşılık geliyor. Psikolojik korunma sınırı. Kişiler bu alanın ilk 25 santimetre kadarına daha çok duygusal ilişkide olduğu insanları kabul ediyor. Eş, sevgili, çocuk gibi. Öpme, sarılma gibi eylemlerin gerçekleştiği alan. İstisnai bir örnek olarak; dedikoducu teyzelerin dedikodunun en can alıcı yerini aktarırken seslerini alçaltıp girdikleri alan olarak da tanımlayabiliriz.  İnsanlar kendi belirledikleri insanlar dışında bu alana girilmesinden aşırı rahatsız oluyorlar. İletişim dışında, özellikle tartışma esnasında bu alanın ihlal edilmesi “tehdit” olarak algılanıyor. Ya iterek ya da geri çekilerek kişi bu alanı refleks olarak korumaya alıyor. Örnekleri çoğaltmak istersek, asansör gibi dar alanlarda ya da tıklım tıklım dolu toplu taşıma araçlarında göz kontağı kurmama, yere ya da yukarılara bakma gibi davranışları mahrem alanın ihlalinin kişide oluşturduğu rahatsızlığın dışa vurumu olarak değerlendirebiliriz.

Kişisel alan, bireyden 45 santimetre mesafeden başlar ve 120 santimetreye kadar uzanır. Aile üyeleri ve yakın arkadaşların içinde gezindiği bir alan olarak değerlendirebiliriz. Bu alan kültürel etkilere en açık alandır. Genişliğini belirleyen önemli unsurların başında statü ve kişinin içe ya da dışa dönüklük içeren kişilik özellikleri gelir.

Sosyal alan, 120-360 santimetre arasındaki mesafeyi kapsar ve samimi olmadığımız iş arkadaşlarımızla, müşterilerimizle, aynı sitede oturup, ya da aynı plazada çalışan insanlarla ya da yeni tanıştığımız kişilerle paylaşılan alandır.

Kamusal alan, 360-750 santimetre ve fazlasını ifade eder ve adından da anlaşılacağı üzere tanımadığımız insanlarla alışveriş merkezlerinde sokaklarda kullandığımız alana karşılık gelir.

Bir çoğumuz ortaokul veya lisede “kurbağanın sindirim sistemi” hakkında gördüğümüz derslerde “iyi de hocam, biz bu bilgiyi gerçek hayatta nasıl kullanacağız?” şeklinde soru üretebilen zihinlere sahip olduğumuz için, benzer bir soru gelmeden ben hemen açıklamamı yapayım.

Sözel olmayan iletişime iyi bir örnek olacak proksemik teorisi gerek çevremizdekilere rahatsızlık vermemek gerek onlardan gelecek rahatsızlıkları bertaraf edebilmek için üzerinde düşünmemiz gereken ipuçları ile dolu. Özellikle mahrem ve kişisel alanla ilgili ipuçlarından faydalanarak iletişim becerilerimizi geliştirip daha sağlıklı ilişkiler kurma fırsatı yakalayabiliriz.

Tamam, dar bir asansörde sırtını duvara verip bizden uzaklaşan birini görünce “Acaba ter mi kokuyorum?” diye düşünmek çok güzel bir haslet. Fakat diğer tarafta da “aslanlar gibi” Proksemik teorisi diye bir şey var kardeşim!